Günümüzde hızlı modanın etkilerini her yerde görebiliyoruz ve günlük hayatmıza hızlı modayı entegre etmiş bir durumdayız. Fakat hızlı modanın topluma ve çevreye verdiği zararlar göz ardı edilmeyecek kadar büyük bir boyutta. Bunları incelemeye başlamadan önce hızlı modanın ne anlama geldiğini ve hayatımızda nasıl bir yer kapladığını da incelemek gerekli.
Hızlı moda, en yeni ürünleri, talebin arttığı zamanı göz önünde bulundurarak ayarlanmış bir doğru zamanlamayla ve nispeten düşük maliyetlerle ürettikten sonra uygun fiyatlarla tüketiciye alışveriş özgürlüğü sağladığını hissettirmeyi hedefleyerek ortaya çıkarılmış bir iş modelidir.
Hızlı moda kavramı, 1990'ların sonu ve 2000'lerin başında, global tedarik zincirlerinin gelişmesi ve üretim maliyetlerinin düşmesiyle endüstriyel bir devrim olarak ortaya çıktı. Aslında 'demokratik moda' vaadiyle yola çıkan bu model, lüks moda evlerinin podyumlarda sergilediği tasarımları, normal tüketici için erişilebilir kılma iddiasındaydı. Ancak zamanla, 'daha fazla, daha hızlı, daha ucuz' anlayışına evrildi ve sezonluk 4 koleksiyon geleneğini, haftalık hatta günlük 'mini drops'lara dönüştürdü.
Tüketim çılgınlığının pik yaptığı bir dönemde alışveriş çoğu kişi için bir tutkuya evrildi. Fakat bu 'hız' tutkusunun gezegenimize ve topluma maliyeti ise oldukça ağır:
Çevreye verilen zarar bir kenara bırakıldığında, hızlı modanın hem ruhsal hem psikolojik etkileri de azımsanamayacak derecede yüksek.
Ancak daha güncel bir zaman dilimi göz önünde bulundurulduğunda Y ve Z kuşağının öncülük ettiği yeni tüketici profilinde artık tüketim yerine dünyanın yaşanılabilir olması daha ön planda. Bu profil, artık 'ucuz' değil, değerli; 'hızlı' değil, kalıcı; 'gösterişli' değil, anlamlı olanın peşinde. Son zamanlarda artan iyi kumaş arayışı, özel parçalar veya 2. el alışverişin önem kazanması da bunun bir işareti. Dijital bilgi akışı sayesinde insanlar etik; yaşanılabilir bir dünya modeli, kaynakların doğru ve ahlaklı kullanımı ve ekolojik ayak izinin öneminin farkına varıyorlar.
İşte tam da bu noktada, sürdürülebilir moda bir 'trend' olmanın önüne geçerek insanlarda bir sorumluluk bilinci haline geliyor. Nagual da tam olarak bu bilinçle doğdu. Marka, 'hızlı modanın' yarattığı bu karanlık tabloya karşı, bir alternatif, bir ışık olmayı hedefliyor. Tüketicinin artık daha derin bir bağ kurmak, satın aldığı ürünün hikayesini bilmek istediğinin farkında. İşte Nagual, tam da bu ihtiyaca cevap veriyor. "Zamansız ve bilinçli bir tasarım stüdyosu."
Hızlı modanın yarattığı çevresel tahribatın farkındayız. Peki çözümün bir parçası olmak için gardırobumuzu nasıl dönüştürebiliriz? Cevap, bilinçli seçilmiş sürdürülebilir kumaşlarda yatıyor.
Geleneksel pamukla arasındaki farklar:
Fakat sadece doğaya katkısı yoktur organik pamuğun. Aynı zamanda bir tüketici olarak da birçok avantaja sahiptir.
Biz de Nagual'da TENCEL kullanıyoruz çünkü bu lif, sürdürülebilirliğin en ileri örneklerinden biri:
Nagual olarak, her bir kumaş seçimimizin ardında derin bir sorumluluk bilinci yatıyor. Her biri kendi hikayesi ve ekolojik ayak iziyle öne çıkan bu doğa dostu malzemeleri araştırıyor ve kumaşlarımızı özenle seçiyoruz. TENCEL gibi yenilikçi lifleri koleksiyonlarımıza dahil etmemizin nedeni, sadece performansları değil, aynı zamanda kolektif bir bilinç oluşturarak hem gereksiz üretimin önüne geçmek hem de kaynaklarımızı verimli kullanmayı sadece bir vizyon değil aynı zamanda misyon olarak kılmayı hedefliyoruz.
Bu malzemeler, bize şunu hatırlatıyor: Moda, gezegenimizden ödün vermek zorunda değil. Aksine, doğayla uyum içinde, onun ritmine saygı duyarak ve kaynakları akıllıca kullanarak da şık, konforlu ve kaliteli giyinme mottosunu dünyaya yaymak istiyoruz.
Her Nagual parçası, sadece sizin değil, gezegenin de daha iyi hissetmesi için tasarlandı. Çünkü biliyoruz ki; gerçek stil, sorumlulukla başlar.
Sürdürülebilir moda, sadece doğa dostu kumaşlardan ibaret değil. Nagual olarak, tasarım felsefemizin merkezine akıllı üretim, zamansız estetik ve kalıcı dayanıklılığı yerleştiriyoruz. Çünkü biliyoruz ki gerçek sürdürülebilirlik, bir ürünün ömrünü uzatmakla başlar.
Nagual'da geçici trendlerin peşinden koşmak yerine, kendi hikayesini yazan silüetler yaratıyoruz. İşte zamansız tasarım anlayışımız:
• Klasik ve Modernin Buluşması:
Renk Paleti: Sezonluk renk trendleri yerine, her daim şık duran nötr tonlar ve evrensel pasteller tercih ediyoruz.
Detayda Şıklığı Sadelikten Yakalamak: Günün modası olup ertesi sezon demode olacak detaylar yerine, zamansız ve işlevsel tasarımlar.
Her Nagual parçası tasarlanırken kendimize şu soruyu soruyoruz: "Bu ürün, 10 yıl sonra gardıropta hala yer alacak mı?" Bu basit ama güçlü soru, tasarım kararlarında büyük bir etken.
Kalıcı bir gardırop oluşturmak, sadece doğru tasarımla değil, sağlam işçilik ve kaliteli malzeme ile mümkün.
Nagual parçaları, bir sezon giyilip atılan "kullan-at" ürünler değil, yıllar geçtikçe karakter kazanan, size özel hale gelen parçalardır. Tıpkı iyi bir deri ceketin zamanla forma girmesi gibi, Nagual giysiler de her giyildiğinde daha değerli hale gelir.
Sürdürülebilir moda, üretim aşamasında başlar. Nagual olarak, atık yönetimine stratejik ve sistematik bir yaklaşım getiriyoruz.
Kumaş Planlaması:
Bizce sürdürülebilirlik, bir dizi sertifika veya teknik detaydan çok daha fazlası. Bu, her Nagual çalışanının kalbinde taşıdığı bir yaşam felsefesi:
"Ürettiğimiz her parça, gezegenimizden ödünç aldığımız kaynaklarla hayat buluyor. Bu nedenle, bu kaynakları en saygılı şekilde kullanmak ve ürünlerimizi olabildiğince uzun ömürlü kılmak en temel sorumluluğumuz."
Çünkü inanıyoruz ki: Gerçek stil, hızlı tüketimle değil, bilinçli seçimlerle inşa edilir.
Ellen MacArthur Foundation (2023). "A New Textiles Economy" https://www.ellenmacarthurfoundation.org/
Lenzing AG (2024). "TENCEL™ Fiber Sustainability Facts" https://www.tencel.com/
Textile Exchange (2023). "Organic Cotton Market Report" https://textileexchange.org/
World Wildlife Fund (WWF). "The Impact of Cotton" https://www.worldwildlife.org/
United Nations Environment Programme (UNEP, 2023). "Sustainability and Circularity in the Textile Value Chain" https://www.unep.org/